Dünden devam
Bu durum tespitinden sonra, benim hayalime gelince: Türkiye’deki güneş enerjisi kurulu gücünün süratle en az Almanya seviyesine çıkması ve konut ile işyerlerinin çatılarındaki veya güneş enerjisi kooperatiflerindeki küçük ölçekli kurulumların bu toplam kurulu güç içerisindeki payının en az % 35-40 olmasıdır. Bürokratik engeller daha da azaltılıp, düşük faizli uzun vadeli kredi sağlandığında, gerçekleşmesi hiç de zor olmayan bir hayaldir bu. Zira, enerji fiyatlarında meydana gelen korkunç artışlarla güneş enerjisi sistemlerinin geri ödeme süreleri 4-5 yıla kadar düşmüştür.
Gelelim daha büyük bir hayalime : İç mekan ısıtmada en fazla gelecek vaad eden ısıtma sistemi, ısı pompasıdır. Isı pompasının zengin Orta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde gereğince yaygınlaşmamasının birinci nedeni, kışın sıcaklıklar eksi derecelere düştüğünde çalışmadıklarından, yeraltı ısısından faydalanmak için pahalı kuyulara ihtiyaç duyulması ve dolayısıyla kurulum maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Türkiye’de ise, ısı pompalarının yeterli büyüklükte iyi izole edilmiş bir boyler üzerinden su ısıtıcı güneş kolektörleriyle kombine edilerek kullanılması durumunda, en soğuk günlerde bile sorun yaşamadan ve daha yüksek verimle ısıtma sağlamak mümkündür.
Isı pompaları için Türkiye’deki sorun, elektrik enerjisinin pahalı olmasıdır. Ama, çatıda su ısıtıcı güneş kolektörlerinin yanında yeterli güçte PV panellerinin de kurulması durumunda bu sorun da ortadan kalkacaktır. Böylece ısı pompaları kışın ısıtma, yazın da soğutma için ideal olacaklardır. Binanızın yalıtımı da iyi ise, alın size sıfır emisyonlu bina. 4-5 yıl elektrik ve doğal gaz faturası öder gibi kredi borçlarını öde ve sonra 15-20 yıl da elektrik ve doğal gaza para ödemeden ve de torunlarının geleceğini karartmadan yaşa !!! Ne kadar uçuk bir hayal değil mi !!!
Avrupa Birliği ülkelerinin nihai enerji tüketiminin %40’ı ve enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının %36’sı binalarda gerçekleşmektedir. Bu nedenle AB ülkeleri binaların sera gazı emisyonunu azaltmaya ve sonuçta sıfırlamaya büyük önem vermektedirler.
AB Bakanlar Konseyinin mutabakat sağlanılan son önerisine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde 2028 yılından itibaren inşa edilecek tüm yeni kamu binalarının, 2030 yılından itibaren de diğer tüm binaların sıfır emisyon ilkelerine göre inşa edilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda yeni binalarda termal veya fotovoltaik güneş enerjisi yatırımı yapmak ve dolayısıyla tüm yeni binaları güneş enerjisi kaynaklı enerji üretim potansiyelinin en verimli kullanılacağı şekilde tasarlamak zorunlu olacaktır.
Nihai hedef, 2050 yılına kadar AB ülkelerindeki tüm binaların sıfır emisyonlu olmasıdır. Bu hedef doğrultusunda üye devletler en kısa sürede, mevcut binaların yenilenmelerinin hızlandırılması ve kötü performansa sahip binaların da kademeli olarak kullanımdan kalkması için Ulusal Planlarını belirleyeceklerdir.
AB’nin bu güzel ve gerçekçi hedef ve kararlarının yanında, benim hayallerim ne kadar boş ve uçuk hayaller değil mi !!!