Öz şefkat ne olabilir diye düşündüğümde aklıma gelen şey kendini sevmek ve şefkat göstermek oluyor. Bunu kim kendine hissetmez ki diye de düşünmeden edemiyorum fakat bunu davranışa çevirmek sanıldığı kadar kolay değil.
Açıklamak gerekirse ayrılık acısı çeken bir dostunuzu ya da iş yerinde hata yaparak zor duruma düşmüş değer verdiğiniz bir arkadaşınızı düşünün. O şekilde size geldi ve durumunu büyük bir üzüntüyle anlatıyor. Ona nasıl davranırsınız ?
Büyük bir ihtimalle şefkat duyarak onu anlamaya, dinlemeye çalışır sıkıntısına çözüm bulabilşmesi için dostça desteğinizi esirgemezdiniz.
Peki aynı şefkati insan yaşadığı zorlu durumlarda kendisine gösteriyor mu diye baktığımız zaman farklı cevaplar alabiliriz.
İşte öz şefkat bu tip zor durumlarda kendimize gösterdiğimiz anlayış, sevgi ve durumu anlayıp, kabul ederek ihtiyacımız olan desteği kendimize verebilme anlayışı ve gücüdür.
Psikolog Kristin Neff, “öz-şefkat” terimini ölçen ve işlevsel olarak tanımlayan ilk kişidir.. Öz-şefkati, kendine karşı nazik, destekleyici ve anlayışlı olmayı gerektiren nezaket olarak tanımlıyor: “Kişisel eksiklikler için kendini sert bir şekilde yargılamak yerine, benliğe sıcaklık ve koşulsuz kabul sunulur.” Başka bir deyişle, her koşulda kendimize karşı nazik olmayı anlatır bize.
Öz-şefkatimiz olduğunda, kendi değerimizin farkında olduğumuz için bunu doğrulamaya ihtiyaç duymayız ve böylece bağımlılık dolu ilişkilerden uzak dururuz.
Kendine değer veren bir insanı ne kadar değersiz kılabilirsiniz ki , zor durumlarda en çok kendisinin yanında durabilen ve kabul ederek şefkat gösteren bir kişiye ne kadar zalim olabilirsiniz?
Öz şefkatten yoksun insanlar genellikle sağlıksız ilişkiler sergilerler.
Öz şefkat geliştirilebilir bir şeydir.
Öncelikle zor zamanlar geldiğinde kendinize küçük bir çocuk veya evinizdeki yavru kedi gibi davranarak buna başlayabilirsiniz. Evcil hayvanınız acıktığında size seslendiğinde ya da çocuğunuz düşüp bir yerini yaraladığında nasıl davranırsınız bunu hatırlayın. O an, işte o durumda kendinize de bu şekilde davranın. Düşüncelerinizde şefkati başlatıp, davranışlarınıza kadar uzatın. Kendinizi sarıp sarmalayın.
Kendimizi özeleştirilerle hırpalama başladığımız ve ‘’ Hep böyle hatalı davranıyorsun, berbat seçimlerin var. Saçma sapan konuşuyorsun. Bu yüzden başarısızsın” diyerek eskiden kalan olumsuz hikayelerle beynimizi donatmaya başladığımız ve bu hikayelere kapılıp gitmeye devam ettiğimiz anlarda farkındalık uygulamaya başlayabiliriz. Bizi eleştiren o sesi farkederek, yargılayıcı olmamaya çalışarak bu eleştiren sese boyun eğmemeyi seçebiliriz.
Bizi eleştiren o sesin geçmiş tecrübeleri yeniden yaşamamamız için bizi uyarmaya çalışan bir koruma mekanizması olduğunu farketmek, bu sese karşı da sevgi, şefkat beslememizi sağlayacaktır. Böylece bu iç sesin iyi niyetini farkedip bize kazandırdıklarına teşekkür edebiliriz.
Tüm bunları yaşayan sadece ben miyim ? Sorusu sizin aslında yalnız olmadığınızı hatırlatır.
Hepimiz hata yapıyor, kusurlu düşünceler ve davranışlar üretiyoruz bunları yaparken gelişiyor büyüyor ve değişiyoruz. İnsan olmanın doğasında var olan kusurlu olma hali herkesin hayatında yer alan bir konu. Yanlış kişiyi seçip aşık olmak deneyiminin sonucunu acı çekerek yaşayan ya da dünyada işten kovulan ilk kişi siz değilsiniz. Bunu bilmek ve asla unutmamak öz şefkatinizi arttıracaktır.
Benliğinizle nezaket, sevgi ve saygıyla ilişki kurmanın bir yolunu ifade eden öz şefkati farkederek deneyimlemek, her zaman bizim seçimimiz olacak ve hak ettiğimiz noktada durmamıza destek olacaktır.